2017 yılı otomotiv sektörü için rekorların kırıldığı ve beklenenin üzerinde büyümeyle kapatılan bir dönem oldu. Yine bu yıl dünya toplam otomotiv pazarı, bir önceki yıla oranla %2,9 artış sağladı ve bunun sonucu olarak Türkiye’de de üretim ve ihracat ciddi oranda artarak sektör tarihinin en yüksek düzeyine ulaştı.Üretim ve ihracat rakamlarındaki bu artışa karşın kurdaki yükselişler, iç politikadaki belirsizlikler ve MTV ile ÖTV’deki artışların etkileri sonucu iç pazarda %2,74 oranında bir daralma meydana geldi. Sıfır araç fiyatlarında yükselişler alıcıları 2.el pazarına yöneltti ve Türkiye 2.el pazarı bunun etkisiyle 2017 senesinde %10,8 oranında bir büyüme yaşadı.
Otomotiv pazarında gerçekleşen bu artışın etkileri aynı şekilde otomotiv teknolojisinde yansıyor. Türkiye’deki OEM’lerin de 2018 yılı itibariyle elektrikli araç yatırımları, İleri Sürücü Destek Sistemleri (ADAS) ile bağlantılı araç teknolojilerinde iş ortaklıkları planladıkları gözlemlenmektedir. Özellikle Hükümetin bu konulardaki Ar-Ge ve yatırım teşviklerinde sağladıkları yeni avantajlar şirketleri bu yönde yatırım yapmaları için iştahlandırmaktadır.
Dijitalleşen günümüz dünyasında otomotiv şirkletlerinin de değişime ayak uydurarak, operasyonel ve işçilik maliyetlerini azaltarak verimlilikte artış sağlamayı hedeflediklerini; bu bağlamda rekabet avantajı oluşturmak istedikleri bilinen bir gerçek. Endüstri 4.0 ile başlayan değişim rüzgârı, sadece OEM’leri değil bu ekosistemde yer alan tüm yan sanayi firmaları ve distribütörleri de etkisi altına almaktadır. Dijital dönüşümün en çok, üretim yapan şirketler tarafından benimsendiği ve uygulandığı yapılan araştırmalar sonucu gözler önüne seriliyor. Yine bu araştırmaların dikkat çektiği bir diğer husus, bu dönüşümün tüm değer zincirini kapsaması gerektiği.
OEM’ler sadece üretime ile değil; üretimle alakalı tüm faktörleri içine alan ekosistem ile dijital dönüşümünü tamamlayabilir. Yan sanayi firmalarının da ekosistemin bir parçası olarak dijital dönüşüm ile kalite artışı, sevkiyatlarındaki hatasızlık(ppm) ve zamanında teslimat ile stok miktarlarını kontrol altında tutabildikleri müddetçe, teknolojinin gerisinde kalmayarak rekabet avantaji sağlayabilirler.
Yapılan pazar araştırmaları, en başarılı şirketlerin hedef kitlelerini en iyi tanıyan şirketler olduğunu gösterdi. Bu nedenle sektör odaklı yapılan analitik çalışmalar ile müşteri ihtiyaçlarına uygun inovatif hizmetlerde artış meydana geldi. Buna bağlı olarak müşteri memnuniyeti ve sadakatini sağlayabilmenin yollarından biri de müşteri deneyimi yaratabilmektir. Bu nedenle servis ve bayilerin mağaza mantığından çıkarak dijital showroomlara dönüşmeleri gerekmektedir. Şirketlerin müşteriye kesintisiz çift yönlü iletişimde kalabilmesini ve ihtiyaçlarına anında cevap verebilmesini sağlayan uygulamalar şüphesiz ki müşteri memnuniyeti ve sadakati olarak geri dönecektir.
Araştırmalar, 2018 yılında otomotiv şirketlerinin dijital dönüşüm planlarını tamamladığı ve uygulamaya geçireceği bir yıl olacağını göstermektedir. Bu nedenle şirketlerin hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaçlarını uçtan uca adresleyebilen bir teknolojik iş ortağı seçmeleri gerekmektedir.