1996 yılında Bill Gates “Content is King” derken aslında geleceğin Internet olacağını, web’de doğru ve hedefe uygun içeriği sağlayanın kazanacağını öngörüyordu.
Geçen sürede tüketiciler ile firmaların arasındaki etkileşim çeşitliliği çok fazla artış gösterdi. Dijital dönüşüm ana şemsiyesi altında birçok araç yeniden değerlendirildi ve tasarlandı. Bunun yanı sıra birçok da yeni iletişim yöntemi hayatımıza girdi. Mobil kullanım ve sosyal medya bugün baktığımızda birey olarak en çok içerik tükettiğimiz ortamlar. Maruz kaldığımız içerik kanalı ve sayısı o kadar arttı ki artık kişiselleştirilmiş mesajlar ve hedef kitle odaklı içerikler artık bireylerin daha çok ilgisini çekiyor.
Dijital Yayıncılık yine bu geçen sürede hayatımıza giren etkileşim kanallarından bir tanesi. Bugün dış mekanlarda, alışveriş merkezlerinde, işyerlerimizde bilgilendirme ve yönlendirme amaçlı birçok ekran ile etkileşim halindeyiz. Bulunduğumuz yerin amacına uygun içeriğin bizlere sunuluyor olması ve bizlerin de tüketici veya çalışan olarak bu içerik ile ilgilenmemiz dijital yayıncılığın amacına ulaşmış olması anlamına geliyor. Diğer türlü bizlerin ilgisini çekmeyen veya güncelliğini yitirmiş içeriklerin bulunduğu ekranlar ise kurulum amacına ulaşılamaması anlamına gelebiliyor.
Bugün dijitalleşmeyi vizyon olarak benimseyen ve teknolojinin imkanlarını müşterilerinin deneyimini iyileştirme yönünde kullanmayı benimseyen kurumlar diğer rakiplerinden olumlu yönde ayrışıyor. Araştırmalar gösteriyor ki dijital yayıncılığın doğru kullanımıyla birlikte marka bilinirliği %47’lik bir artış göstermekte. İçeriğe bağlı olarak yine markaların hatırlanma oranı %83 olurken bunun müşteri artışına olan etkisi ise %24, hiç de azımsanmayacak bir artış!
Şirketlerde içerik yönetimi kurumsal iletişim departmanları tarafından yönetilse bu konuda profesyonel hizmet veren ajanslar da sektörde faaliyet gösteriyor. Hem içeriklerin oluşturulması hem de bu içeriklerle ilgili profesyonel raporlamaların sağlanması kurumların müşterileri ile olan etkileşimlerinde maksimum verimi almaları anlamına geliyor. Müşteri memnuniyeti, deneyimin zenginleştirilmesi ve bağlılığın arttırılması bu sayede mümkün hale geliyor.
Doğru zamanda doğru kitleye doğru mesajı vermek, ancak doğru içerik yönetimi ile mümkün. Örneğin bir banka şubesini gün içinde ziyaret eden ziyaretçi profiline yönelik içerik sunmak, hem bekleme sürelerini müşteriler gözünde daha “az sıkıcı” hale getirmek hem de müşterilere uygun kampanya ve hizmetleri tanıtmak adına önemli. Benzer şekilde bir alışveriş noktasındaki ekranları kullanarak uygun kampanya yönlendirmeleri yapmak da yine satışları arttırmak adına farklılaştırıcı bir öneme sahip. Bu ve benzeri örneklerdeki içeriğin “kurup unut”tan ziyade “sürekli besle ve zenginleştir” bakış açısı ile yönetilmesi doğrusu. Güncelliği olmayan içeriklerin sunulması halinde hem kurumların elindeki dijital yayıncılık gücü boşa yapılmış bir yatırım haline geliyor hem de içeriklerin yanlış yönlendirici olma ihtimali ile de müşteriler nezdinde olumsuz bir imaj yaratma riski bulunuyor.
İçerik hala kral, hala önemli. Gelecekte de aynı şekilde önemli olmaya devam edecek. Doğru bir strateji, yatırım ve içerik yönetimi ile bu teknolojinin imkanlarından fazlasıyla yararlanmak mümkün.